HİÇBİR KABA KUVVET ZAMANI GELDİĞİNDE FİKİR GÜCÜNÜ DURDURAMAZ
"Güneşin tüy yumağı bedenimi ısıtmasıyla gözlerimi açtım. Dün geceyi anımsıyarak yeşil bahçede bi o tarafa bi bu tarafa gezdim. Tam o sırada ağır kapı yine açılıverdi. Ve bi büyük insan çıktı. Evet evet gece bana kapıyı açan diğer büyük insandı o. Peşinden gittim bacağına hopladım zıpladım. Güldü ve sanırım beni sevdiğini anlatan sesler çıkardı ama gitti. Kısa bi süre sonra döndü. Bi kez daha ona yöneldim ama yetişemedim. Zaman nasıl geçti bilmiyorum, mis kokuların altında yeşilliklerin üzerinde yatarken sabahki büyük insan yanında biriyle dışarı çıktı bir kez daha. Hemen yanlarına koştum. Yanındaki özlediğim kucak gibi kokuyordu. Benimle biraz oynadılar ve beni bırakacaklarını anladığımda arkamı dönüp iki adım atmıştım ki, büyük insan, kucak kokulu insana seslendi: ‘Ayağı mı yaralı?’ Patimin acığını fark etmişlerdi."




Gelmeden önce okuduğumun aksine güneşli bir günde aklımızı başımızdan alan Puebla atmosferinde telaşlı satıcı sesleri, koşuşan çocuklar ve inanılmaz bir kalabalığın içinde ilerlerken adımlarımız taş kaldırımlardan mavi göğe uçup gidiyor.



PUEBLA KUZEY SIRADAĞLARI BOYUN EĞİYOR
Ve Meksika Körfezi ile Meksika Vadisi arasında zamanın akışına tanıklık eden Puebla, İspanyolların gelişi ile değişiyor. 1519'da Meksika Körfezi’ne ulaşan İspanyollar ilerledikçe ele geçirdikleri topraklardaki yönetimlerin bazılarıyla yeni ittifaklar kuruyor. Puebla Kuzey Sıradağlarını ilk aşan ve ilerleyen Avrupa ordusu İspanyol ordusu oluyor.
![]() |
Cholula Katliamını Anlatıyor |
Tarih kitapları 18 Ekim'de, Puebla ile Meksiko arasındaki önemli merkezlerden Cholula’da bi katliamı not düşüyor. Katliamın, İspanyolları bir güç olarak görüp onları kışkırtan Tlaxcala yönetiminin bi planı olduğu anlatılıyor. Ardında kanlar içinde bi Cholula bırakan İspanyol ordusu müttefikleriyle batıya doğru ilerlerken Kraliyet gözcüsü bilgi vermek üzere imparatorluğa dönüyor: ‘Meksika ancak parçalanarak ele geçirilebilir, bunu gerçekleştirmek üzere Puebla’da geçiş yerleşkesi/araşehir kurulmalı!’
İspanyol askerinin Amerika kıtasını sömürgeleştirmesinin tek argümanı, İspanyolların işgali haklı çıkarmak için haykırdıkları tek slogan: Hıristiyan dinini yerliler arasında yaymak zorundayız. Yerli halkların Hıristiyanlaştırılması. Dine hizmet! Bu nedenle orduya Yeni İspanya'da yerli halkı aktif şekilde Hıristiyanlaştıracak bir ekip eşlik ediyor. Düşürdükleri şehirlere manastırlar inşa ederek ilerliyorlar. Ve 288 tapınağıyla Puebla ülkedeki en büyük Katolik altyapısına sahip üç şehirden biri oluyor.
Puebla
ele geçiren İspanyollar Tlaxcala nüfusuna özgür olduklarını söylüyor ve çok az
sayıda İspanyol yerleştiriyorlar. Ancak sayılarının azlığı İspanyolların yerli halka baskısını azaltmıyor. İspanyollar ile vadideki yerli halk arasında
giderek gerilen havayı ‘dağıtmak amacıyla’ bölge İspanyol nüfusa açılıyor. Ve
şehrin planlanması için çalışmalar başlıyor ve piskopos Julián Garcés kolları sıvıyor. Geceligündüzlü çalışıp
yorgunluktan sızdığı bir anda rüyasında gökten inen dört melek altın iplerle
ona bir şehir çiziyor ve böylece Puebla de los Ángeles Nisan 1531’de kuruluyor.
Garcés artık Puebla’nın piskoposu ve yeni bir katedral inşaatı başlatıyor. İnşaat 1536 başlıyor başlamasına ancak daha sonra genel vali yetkilileri daha büyük ve daha çekici bir tapınağın inşasını emrediyor. Böylece Puebla Kadetralinin uzun inşaa öyküsü üç aşamalı olarak gerçekleşiyor ve 1649'da kutsanıyor. Katedralin büyük atriyumunu 58 melek çevreliyor.
Ve kule on çan barındırıyor. En büyüklerinden biri Santa María de la Concepción (Gebe Meryem Ana) olarak adlandırılıyor. Efsaneye göre Puebla Katedralinde yapıyı bitirmek için inşaat işçileri 30 gün boyunca 8 tondan fazla ağırlığa sahip çanları kaldırmaya çalışıyor ancak Santa María de la Concepción’u bi türlü kaldıramıyorlar ve gece bekçisi de yine gece rüyasında meleklerin gelerek çanı yerine koyduğunu görüyor. Sabah inşaata gelen işçiler Santa María’yı kulede buluyorlar.
İlginçtir; İspanya'ya karşı bağımsızlık savaşı İspanyol kökenli Meksikalılar tarafından başlatılıyor. Eylül 1810 tarihinde başlayan Eylül 1821’e kadar süren iç savaş sonunda İspanyolların Meksika üzerindeki 300 yıllık hakimiyetine son veriliyor.
MEKSİKA CUMHURİYETİ ORDULARI BİZ MEKSİKA'NIN İLK OĞULLARIYIZ
Anlatımı okurken sıkça tekrara düştüğüm başlık Puebla’nın Meksika tarihindeki önemi. Ve İspanyol istilasından sonra Puebla, başkent için bu kez de Fransızlarla göğüs göğüse çarpışıyor.
Benito Juárez'in 1861'de başkan olduğunda Meksika mali açıdan bitik durumda ilerliyordu. Muhafazakarların Reform Savaşı'nı (1857) ödemek için Avrupalı bankacılarla sözleşme yaptığı muazzam borçlarla boğuşuyor. Ve öyle bi noktaya geliyor ki borçların ödenmesi konusunda diplomatik müzakereler başlatmak zorunda kalıyor. Ancak görüşmeler sürerken Fransızlar ‘ya paranız ya ülkeniz’ diyerek Veracruz'dan Meksika topraklarına çıkıyor ve Puebla’ya kadar ilerliyor.
İYİ
BİR HÜKÜMET ANCAK İYİ VATANDAŞLAR OLDUĞUNDA VAR OLABİLİR
Meksika
Devrimi, 20. yüzyılın ilk büyük devrimi sayılıyor. Devrim, otuz yıldan fazla
bir süredir keyfi güç kullanan ve ayrıcalıklı küçük toprak sahipleri,
sanayiciler ve yabancı yatırımcılar grubu arasında ikramiyeler dağıtan Porfirio
Díaz'ın diktatörlüğüne karşı 1910'da başlıyor ve ülkenin siyasi ve sosyal
yapılarını kökten değiştiren bi iç savaşa yol açıyor.
ÖNCE
BİR ÖĞRETMENE SONRA BİR GENERALE ÖDEME YAPMAYI TERCİH EDERİM
Meksika
burjuvazisinca krize çare olarak diktatöre karşı öne çıkarılan Madero, halkı
ayaklanmaya çağırıyor ve tarih olarak da 20 Kasım'ı belirleniyor. Askerler 16
Kasım'da ayaklanmaya engel olmak için yandaşları toplamaya başlıyor. Aquiles
Serdan'ın önderlik ettiği bir grup devrimci askerin bu uygulamasına karşı direniyor
ve ve devrime 72 saat kala Pueba şehrinde ilk silahlar ateşleniyor. Serdan ve
grubu kaçıp saklanıyor, ancak askerler onları saklandıkları yerde kuşatarak
öldürüyor.
1910'da
Porfirio Díaz diktatörlüğünü sona erdirmek için başlayan Devrim, dünyada sosyal
güvenceleri ve hakları tanıyan 1917 Birleşik Meksika Devletleri Siyasi
Anayasası'nın ilan edilmesiyle doruğa ulaşan silahlı hareket olarak tarihe
yazılıyor. Fransızların
püskürtüldüğü ve şu an devrim anıtının olduğu Puebla dağlarını vadiye bağlayan
tepenin adı Fuertes de Loreto ‘Bilgi Güçleri’... Bu tepeye askeri bir tesis
kuruluyor ve yıllarca askeri eğitim gibi çalışmalar burada yapılıyor. Şu anda
özgürlük adına toprağa düşenlerin anılarının ölümsüzleştirildiği vakur bir nokta.
Devrimden sonra, Puebla kendini müreffeh ve modern bir şehir olarak kuruyor. Yıllar içinde yüzü değişiyor, ekonomik, şehir planlama ve sosyal bi dönüşüm yaşıyor. Şimdilerde Meksika’nın 31 eyaletinden biri ve onun başkenti olan Puebla, 19. yüzyılın sonunda devlet desteğiyle ilk sanayileşen kentlerden biri oluyor. Meksika Turizm Bakanlığı'na göre, Puebla ülkede plajı olmayan başlıca turistik yer. Bunun nedeni büyük ölçüde eyalet hükümeti tarafından 2012'den beri yürütülen, dini, ticari, kültürel ve macera turizmini teşvik. Gastroturizm ve ekoturizminin yanı sıra 9 büyülü kasabası ve 3 alanı ile Unesco tarafından Dünya Mirası Alanı ilan ediliyor.
Yağmurun yıkadığı, güneşin gökte kendine yer açmaya çalışarak aydınlattığı Puebla sokaklarında yürüyoruz. Kente verilen emeğe saygı; her yeri gezmek istiyoruz ama zaman yetersiz. ‘Tekrar tekrar gelmeliyiz’ diyoruz. Sokaklarda ilerlerken insanlığa yön veren kadim medeniyetleri düşünüyorum... Dünyanın dört bi yanında kelimenin tam anlamıyla elleriyle inşa ediyorlar yaşamı...

Sokaklarında dolaşırken bunları düşünüyorum. Gözlerim ardından aklım yine kapılara, kapıları yapan ellere kayıyor. Açarken kapıyı acaba ‘Bugünlerde neleri yaratıyorlar’ diye geçiyor aklımdan ve bi kez daha şen bakışlar özenesi gülüşlere karışan ‘Bienvenidos’ tınısıyla başımı kaldırıyorum. O an bi Puebla meşesinin dalı mı, bi melek kanadı mı bilmem, sıyırıp geçiyor yüzümü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder